
Filmin konusu şöyle; 1940'lı yıllarda New York'lu sosyalist
bir oyun yazarı olan Barton Fink, Los Angeles'a gelip bir film senaryosu yazma
ihtimali belirdiğinde durumu kabul etmek zorunda kalır. Bir otele yerleşir ve
burada film stüdyosunun başkanı Jack Lipnick'le tanışır. Lipnick'ten, yazacağı
senaryonun kaba saba bir güreş filmi için olduğunu öğrenir. Daktilosunda sadece
tek bir cümle yazmayı becerse de, içinde bulunmaya hiç alışık olmadığı durum
sebebiyle bir türlü ilham gelmez ve tıkanır. Oteldeki kapı komşusu Charlie
Meadows, geveze bir pazarlamacı ve tam bir orta sınıf insanıdır. Fink'in
hayatına giren diğer insanlar da (ünlü bir senarist olan Mayhew ve onun kız
arkadaşı Audrey gibi) genç entellektüel yazara ilham gelmesine ve senaryoda
ilerlemesine yardımcı olamazlar. Stres doruğa çıktığında Fink kendisini
doğaüstü tabloları andıran bir cehennemin içinde bulur.
Filmdeki birçok unsur, İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcı
hakkındaki sahne de dahil olmak üzere, bazı eleştirmenlere göre faşizmin o
dönemdeki yükselişi ile paralellikler taşır. Örneğin "Mastrionatti"
ve "Deutsch" isimli iki dedektif Hotel Earle'e Barton'ı görmeye
gelir. İtalyanca ve Almanca olan bu isimler Benito Mussolini ve Adolf
Hitler yönetimlerini akla getirir. Bu dedektifler Barton'ı açıkça hor görür:
"Fink. Bu bir Yahudi ismi, değil mi?... Bu çöplüğün kısıtlı bölge
olduğunu bilmiyordum." Filmde daha sonraki bir sahnede, son kurbanını
öldürmeden hemen önce Charlie "Heil Hitler" der. Jack Lipnick
ise 1941'deki Barbarossa Harekâtı'nın ardından Naziler tarafından işgal edilen
Belarus başkenti Minsk'ten selam gönderir.
İYİ SEYİRLER