https://www.facebook.com/tugce.tgc.39

:)

28 Aralık 2013 Cumartesi

Kuşlar, 1963 yapımı Alfred Hitchcock filmi. Kuşların planlı programlı olarak insanlara saldırmasını anlatıyor film ve kuşların bu davranışının nedeni bilinmiyor. Bence doğaya bu kadar zarar vermeye devam edersek doğa da kendini savunmak için insanlığa karşı böyle bir savaş açabilir. Her ne kadar kötü çekimler olsa da çok da güzel kareler veriyor film izleyiciye.

Film sitelerinde filmin konusu şöyle anlatılıyor:  Alfred Hitchcock usta başyapıtlarından biri olan bu filmde gerçek bir hikayeden esinlenmiş. Bir sahil kentine saldıran kuşların konu edildiği The Birds'te insanların yaşadığı korku ve gerilim perdeye çok iyi yansıtılmış ve böylece kült filmlerden biri ortaya çıkmış. Geri planda anlatılan aşk hikayesinde de genel hikaye ile güzel bir paralellik sağlanıyor.

Güzel anlatmış…

Film ile ilgili bazı fotoğraflar burada:


İYİ SEYİRLER

24 Aralık 2013 Salı

Bir Dava İki Devrimci Unutmak İhanettir, Hüseyin Turhan tarafından yazılan biraz dikkatsizce hazırlanan bir kitaptır ama önemli olan bu değildir. Bu kitap işkence gören insanlarımıza gerçekten nasıl insanlık dışı davranıldığını, makatlarına zarar vermekten ve yumurtalıkların parçalanmasına kadar yapılan işkencelerden bahsediyor. Suçlanılan insanların aslında o “suçları” neden, ne için ve kim için işlediğini anlatıyor. Bol keseden “aman zaten onlarda banka soydular” diyenlere çok güzel cevap veriyor… Bu lafı diyenler acaba neden soydular o bankayı ve neden o banka diye düşündü mü ki hiç… İnsanların nasıl da değersizce katledildiğini anlatıyor bu kitap, kararı verenlerin nasılda insanlıktan yoksun olduğunu… Nasıl kendilerini kör ettiklerini… Koskocaman bir utancı anlatıyor bu kitap.

Kitabın arka kapağı;
Çokları bana maceracı diyecek, evet öyleyim ama farklı bir türden, inançlarını doğrulamak için postunu tehlikeye atan türden...
Belki de bu benim son mektubum olacak.
Ölmeye niyetim yok ama, mantıklı ihtimaller arasında bu da var.
Öyle olursa, son kez kucaklarım sizleri.
Sizleri çok sevdim, yalnız bu sevgiyi nasıl ifade edeceğimi bilemedim; aşırı bir katılıkla kendi yöntemlerime bağlı kaldım, ve bazı kereler beni anlayamadığınızı sanıyorum. Beni anlamak kolay değildi, ama salt bugünlük olsun bana inanın.
Bir sanatçının dikkatiyle eksiklerini giderdiğim iradem taşıyacak artık sallanan bacaklarımı ve tükenmiş ciğerlerimi. Bunu yapacağım.
Arada bir düşünün yirminci yüzyılın şu fedaisini. Celia’yı, Roberto’yu, Juan Martin’i, Pototin’i, Beatriz’i, herkesi öperim.
Ve isyankar, başıboş oğlunuz sizleri kucaklar.
Ernesto…

Amerikan emperyalizmi yurdumuzda var oldukça bu talan devam edecektir. Türkiye’nin kalkınması için tek ve zorunlu şart Amerika’nın yurttan atılmasıdır. Hem Amerika, hem kalkınma olmaz. Kalkınma toplumsal bir sorundur. Türkiye’de Amerika var oldukça, toplum kalkınamayacak, fakat büyük zenginler, komisyoncular ve uşaklar olacaktır. Amerika yurdumuzda var oldukça, kalkınma değil, tam tersine açlık ve sefalet var olacaktır.
Buna göre iki şey var:
1.       Eğer belli bir hata sonucu, iddianame ve mütalaayı hazırladınızsa, dikkatli olunuz; idamını istediğiniz kişiler kasaplık koyun değildir ve siz savcısınız…
2.       Yok eğer yaptığınızın bilincinde iseniz: Yolunuz açık olsun.
Deniz…

İdamı istenen insanların da herkes gibi ailesi vardı ve onlarla son defa mektup yazarak vedalaştılar.

Yusuf ARSLAN’ın ailesine yazdığı mektup:

“Biz halkımızın kurtuluşu ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi uğruna şerefimizle öleceğiz…”
“Bugüne kadar davama olan inancım sarsılmamıştır. Sehpaya gidene kadar da en ufak bir sarsılma olmayacaktır…”
Sevgili Babacığım,
Bu mektubu aldığın zaman ben ebediyen bu dünyadan göç etmiş olacağım. Ne kadar sarsılacağını tahmin ediyorum. Bir-buçuk seneden beri benim yüzümden nasıl üzüntü içinde olduğunuz malum. Bu son olayı da metanetle karşılamanızı sadece dileyebiliyorum.
Babacığım bu olaydan da annemin ve Yücel’in senin tesellilerine ve desteklerine ihtiyaçları çok. Bunun için ne kadar metin olursan, hem senin sağlığın için hem de onlar için o kadar iyi olur. Elbette ki, yıllarca emek verip yetiştirdiğin bir oğlun, bir günde öldürülmesi kolay göğüslenecek bir olay değildir. Fakat siz benim ne için, kimlere karşı mücadele verdiğimi biliyorsunuz. Ben bu açıdan rahat ve vicdan huzuru içinde gidiyorum. Sizlerin de bu bakımdan rahat ve huzur içinde olduğunuzu ve olacağınızı biliyorum.
Babacığım, annemin ve Yücel’in senin desteklerine muhtaç olduklarını yukarıda söylemiştim. Onları rahat ettirmek için bütün gücünü kullanacağından zaten eminim. Babacığım, burada şunu ilave edeyim ki, Yücel’in hastalığından kendimi sorumlu hissediyorum. Yücel için her şeyinizi ortaya koyacağınız konusunda da kuşkum yok. Ablamlar için söyleyeceğim; fazla üzülmesinler, olayın sarsıntıları geçtikten sonra normal hayatlarını devam ettirsinler. Mehtap’a ne diyeyim… Benim için her zaman bol bol öpün.
Babacığım, cezaevinde kalan arkadaşları arasıra yoklarsan, hallerini hatırlarını sorarsan çok memnun olurum. Herbirisi oğlun sayılır. Dışarda bizler için uğraşan dostlarımı ve dostlarını unutmayacağını biliyorum.
Mektubum burada biterken sizi, annemi, Yücel’i, ablamı, Aziz abiyi, Mehtap’ı hasretle kucaklarım babacığım… Sağlıcakla kalın.
Hoşçakalın
T. Yusuf Arslan
2 Mayıs 1972

İşte bir utanç tablosu;
12 Eylül döneminde ölüm cezası infaz edilenler şöyle:
Adı Soyadı
Tarih
Yer
Necdet Adalı (sol görüşlü)
7 Ekim 1980
Ankara
Mustafa Pehlivanoğlu (sağ görüşlü)
7 Ekim 1980
Ankara
Serdar Soyergin (sol görüşlü)
25 Ekim 1980
Adana
Erdal Eren (sol görüşlü)
13 Aralık 1980
Ankara
Cevdet Karakaş (sağ görüşlü)
4 Haziran 1981
Elazığ
Veysel Güney (sol görüşlü)
10 Haziran 1981
Gaziantep
Ahmet Saner (sol görüşlü)
25 Haziran 1981
İstanbul
Kadir Tandoğan (sol görüşlü)
25 Haziran 1981
İstanbul
Mustafa Özenç (sol görüşlü)
20 Ağustos 1981
Adana
İsmet Şahin (sağ görüşlü)
20 Ağustos 1981
İstanbul
Seyit Konuk (sol görüşlü)
13 Mart 1982
İzmir
İbrahim Ethem Coşkun (sol görüşlü)
13 Mart 1982
İzmir
Necati Vardar (sol görüşlü)
13 Mart 1982
İzmir
Fikri Arıkan (sağ görüşlü)
27 Mart 1982
Ankara
Sabri Altay (adli suçlu)
23 Nisan 1982
Adapazarı
Cengiz Baktemur (sağ görüşlü)
30 Nisan 1982
Elazığ
Şahabettin Ovalı (adli suçlu)
12 Haziran 1982
Sinop
Ednan Kavaklı (adli suçlu)
18 Haziran 1982
Ankara
Ali Bülent Orkan (sağ görüşlü)
13 Ağustos 1982
Ankara
Veli Acar (adli suçlu)
13 Ağustos 1982
Isparta
Eşref Özcan (adli suçlu)
19 Ağustos 1982
Kayseri
Halil Fevzi Uyguntürk (adli suçlu)
29 Aralık 1982
Afyon
Kazım Ergun (adli suçlu)
29 Aralık 1982
Akşehir
Muzaffer Öner (adli suçlu)
29 Aralık 1982
Amasya
Adem Özkan (adli suçlu)
13 Ocak 1983
Balıkesir
Hüseyin Çaylı (adli suçlu)
13 Ocak 1983
Afyon
Osman Demiroğlu (adli suçlu)
13 Ocak 1983
Isparta
Ahmet Mehmet Uluğbay (adli suçlu)
22 Ocak 1983
Akşehir
Ali Aktaş (siyasi)
23 Ocak 1983
Adana
Duran Bircan (adli suçlu)
23 Ocak 1983
Denizli
Levon Ekmekçiyan (Asala)
28 Ocak 1983
Ankara
Ramazan Yukarıgöz (sol görüşlü)
29 Ocak 1983
İzmit
Ömer Yazgan (sol görüşlü)
29 Ocak 1983
İzmit
Erdoğan Yazgan (sol görüşlü)
29 Ocak 1983
İzmit
Mehmet Kambur (sol görüşlü)
29 Ocak 1983
İzmit
Ahmet Kerse (adli suçlu)
30 Ocak 1983
Gaziantep
Rıdvan Karaköse (adli suçlu)
5 Şubat 1983
Akşehir
Cavit Karaköse (adli suçlu)
5 Şubat 1983
Akşehir
Süleyman Karaköse (adli suçlu)
5 Şubat 1983
Akşehir
Fatih Laçinligil (adli suçlu)
24 Şubat 1983
Keşan
Faik Görünmez (adli suçlu)
24 Şubat 1983
Kilis
Mustafa Başaran (adli suçlu)
30 Mart 1983
Edirne
Hüseyin Üye (adli suçlu)
30 Mart 1983
Nazilli
Şener Yiğit (adli suçlu)
20 Nisan 1983
Isparta
Cafer Aksu Altıntaş (adli suçlu)
20 Nisan 1983
Ordu
Abdülaziz Kılıç (adli suçlu)
26 Mayıs 1983
Edirne
Halil Esendağ (sağ görüşlü)
5 Haziran 1983
İzmir
Selçuk Duracık (sağ görüşlü)
5 Haziran 1983
İzmir
İlyas Has (sol görüşlü)
6 Ekim 1984
İzmir
Hıdır Aslan (sol görüşlü)
24 Ekim 1984
İzmir


Bunlar idam edilenler bunların dışında işkenceye maruz kalıp ölenler, işkenceye dayanamayıp intihar edenler, kaybolanlar ve daha nicesi var.

Bunlar tamamen insanlık ayıbı ve hatta suçudur. Ne acı ki ülkemiz geçmişinden ders almamakta ısrarcıdır.

İYİ OKUMALAR



21 Aralık 2013 Cumartesi

Gün Batmadan, Before Sunset, Gün Doğmadan filminin devamı niteliğinde bir film. Film son derece sakin ama final sahnesi çok etkileyici.. Bu sefer konu şöyle; Amerikalı yazar Jesse ile Fransız Celine, Budapeşte’den Viyana’ya giden bir trende tanışırlar. Birbirlerinden hoşlansalar da, her şey orada kalır. Bundan dokuz yıl sonra yeni kitabının tanıtımı için Fransa’ya gelen Jesse, uçağının kalkmasına çok az bir zaman kala Paris’te Celine ile buluşur. Onlara ayrılmış bu birkaç saati Paris manzarası içinde dolaşarak ve hiç fırsatını bulamadıkları şeylerden konuşarak ve yakınlaşarak geçireceklerdir.

Tekrar etmekte sakınca görmüyorum sadece son sahnedeki son dialog için bile izlenir bu film.


İYİ SEYİRLER

20 Aralık 2013 Cuma

Gün Doğmadan, Before Sunrise, bir gün böyle bir çılgınlığı yapmayı hayal ettiğim1995 yapımı bir film. Bir seslendirmeci olarak her ne kadar seslendirmesini zayıf bulsam da çekimleri çok da iyi olmasa da hatta dialoglar bazen çok saçma olsa bile kesinlikle romantizmin dibine vurmuş çok güzel bir film. 


Filmin konusu şöyle; Genç bir adam ve kadın Budapeşte'den kalkan bir trende karşılaşırlar. Jesse kendisini Amerika'ya götürecek olan uçağa binmek için Viyana'ya gitmektedir. Celine ise okuduğu üniversitenin kenti olan Paris'e. Jesse ve Celine trenden indikten sonra Viyana'nın sokaklarında bir gece geçireceklerdir.. Güneş doğana dek..



İYİ SEYİRLER



15 Aralık 2013 Pazar

Beter Böcek, Beetlejuice, harika bir Tim Burton klasiği. Yarattığı kocaman gözlü karakterlerle filmin yönetmenini bilmeyenlere bile bir sahnede olsa fikir veriyor yönetmenimiz. Söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama tabii ki Tim Burton’ın eğlenceli filmlerinden biri Beter Böcek. Filmde Michael Keaton, Winona Ryder ve henüz karizmatik olamamış Alec Baldwin’i izliyoruz. Filmin konusu şöyle; dünya evine yeni giren Barbara ve Adam, mutlu bir hayat sürerken bir gün ummadıkları bir şey olur. Bir trafik kazası yaşarlar ve bu yaşadıkları son şeydir. Trafik kazasında hayatlarını kaybeden Barbara ve Adam çifti, o andan itibaren kendilerini eski evlerinde hayalet olarak bulurlar. Evlerinin yeni sahipleri sinir bozucu ve geçimsiz bir ailedir. Evlerine yerleşen sinir bozucu aileyi korkutup kaçırmak için bir anlaşma yaparlar. Kendileri ne kadar çabalasalarda başarısız olduklarından dolayı, eski komşularından yardım isterler. Korkunç bir hayalet haline gelen eski komşularıyla bir anlaşma yaparlar, ancak yaptıklarına yapacaklarına çok pişman olmuşlardır.

Filmin müzikleri de en az film kadar eğlenceli.



İYİ SEYİRLER

14 Aralık 2013 Cumartesi

All About Eve, Eve Hakkında Her Şey ya da Perde Açılıyor… 1950’de çekilen bir film. Üstelik Marilyn Monroe’nun da ufak bir rol aldığı film. Filmin konusunu şöyle anlatıyor film siteleri; “Margo Channing son derece saygın bir aktristir ama artık yaşlanmaktadır. Huysuz ve çekilmez kaprisleri olan bu yıldız oyuncunun gözüne Eve adında genç bir oyuncu adayı girer. Ona yardım etmeye başlar Margo, ama sonraları Eve'in hızlı yükselişi onu korkutmaya başlar. Çünkü yavaş yavaş daha az aranır olmuştur.” Ama film çok daha fazlası. Kadınların oyunları, entrikaları, masumiyeti, masumiyetsizliği çırılçıplak gözler önüne serilmiş bu filmde. Kadınlar için; nasıl bir kadın olmak istediği… Erkekler için ise; nasıl bir kadın istediği… Bu filmi izledikten sonra herkes hayatına bir yön verebilir. Dikkatli izleyin.



İYİ SEYİRLER

11 Aralık 2013 Çarşamba

Arizona Rüyası, Johnny Depp’in oynadığı içinizi ısıtacak filmlerden biri. Dışsal olarak ne hissettiğinizi yorumlamakta zorlanacağınız ama içten içe çok derin duyguları hissedeceğiniz bir film. Film de kendinizi bir karakterin yerine koyamamanız filmi hissetmenize engel değil kesinlikle. Filmde bazı acemilikler var ama çok güzel görsellikler de mevcut. Özellikle Grace’in intihar ettiği sahnedeki etkili müzik ve görsellik muhteşem. Hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacağınız ama bunu yaparken de kendinizi keşfetmekten dolayı mutlu olacağınız bir film. Bir tek balonla farklı dünyalara açılacaksınız.




İYİ SEYİRLER

5 Aralık 2013 Perşembe

Ye Dua Et Evlen, Elizabeth GILBERT’ın yazdığı Ye Dua Et Sev adlı kitabın devamı niteliğinde olan kitaptır. Kitap da zamanla, mekanla değişen evlilik düşünceleri, gelenekleri ve yasalardan bahsediliyor genel olarak. Tabii ki yaşanılan olaylara da yer verilmiş ama olay değil de daha çok durum hikayesi tadında bir kitap. Ye Dua Et Sev kitabını okuyan ya da filmini izleyenler; bu kitapta da heyecan dolu olaylar yaşamak istiyor ama Ye Dua Et Evlen biraz daha bilgi içerikli bir kitap olmuş. Yine de çok çabuk okunabilen bir kitap, üstelik evlilik konusunda kararsız olanlar için de yardımcı bir kitap niteliğinde.

Kitabın arka kapağı da şöyle:
Evliliğe küsmüş bir kadın ve bir erkeğin evliliğe giden yolda sıcak ve duygusal aşk hikâyesi

Tüm dünyada bestseller olan Ye, Dua Et, Sev kitabının sonunda Elizabeth Gilbert gönlünü, Brezilyada doğmuş ama Avustralya vatandaşlığına sahip, tanıştıklarında Endonezyada yaşamakta olan Felipeye kaptırmıştı. Sonsuz bir sadakatle birbirine bağlı bu çift, kötü sonuçlanan birer boşanmanın kurbanları olduğundan şartlar ne olursa olsun bir daha evlenmemek için yemin etmiştir. Ama kader ağlarını örer ve Amerikaya giriş yaptıkları bir anda Felipe'nin sınır dışı edilmesi planlarını altüst eder. Gilbert, ya evlenip Felipeyi Amerikaya getirecek ya da onu sonsuza kadar kaybedecektir.

Söz konusu evlilik olduğunda sadakat, uyumluluk, gelenek, sosyal beklentiler, eşleri bekleyen sorumluluklar ve en önemlisi boşanma riski göz ardı edilmemelidir. Gilbertın yazmış olduğu bu eser, aşkın tüm karmaşıklığına ve sonuçlarına rağmen yaşanması gerektiğinin en güzel örneğidir.

Zekice ve mütevazı, eğlenceli, sıcak ve cömert. İşte Ye, Dua Et, Evlenin arkasındaki ses. Gilbertin kitaplarının sonunda onu dostunuz gibi kabul ediyorsunuz. Yeniden Gilbertla olmak bir zevk.
-San Francisco Chronicle


İYİ OKUMALAR

3 Aralık 2013 Salı

Tamam mıyız? Çağan IRMAK yine yapmış yapacağını, insanlığımızın en derinlerdeki parçasını bulup çıkarmayı başarıyor bu filminde de… Görülenin ötesini görüp; görmeyenlere, isteyip de göremeyenlere gösteriyor yine… Birçok insanın anlatmaya çalıştığını Çağan IRMAK sadece bir buçuk saatte anlatmayı başarıyor… Hem kendi dünyanızı hem de diğerlerinin dünyasını anlatıyor...
Ne denir ki “EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK SAYIN IRMAK”.


İYİ SEYİRLER