https://www.facebook.com/tugce.tgc.39

:)

30 Ocak 2014 Perşembe

Benim Hüzünlü Orospularım, Gabriel Garcia Marquez klasiklerinden biri. Alışılmışın dışındaki konuları ele alıp anlatımıyla bize o konuları sevdiren, hayatımıza yeni bir yön veren, korkularımızdan aslında korkmamamız gerektiğini gösteren ama korkmadıklarımızın aslında bizim için tehdit oluşturduğunu da gözümüze sokan mükemmel bir yazar. Bu kitabında 90 yaşında aşkı tadan bir adamı ele alıyor yazar ve oldukça hareketli, eğlenceli, hüzünlü anlatıyor. Kitabın kapak fotoğrafı bile insanı hüzünlendirmeye yeterken kitabın içini siz düşünün.

Ufak alıntılar: "Delgadina, ruhum benim." diye yalvardım O'na, özlemle. "Delgadina". Kız sıkıntılı bir homurtuyla bacaklarımdan kurtuldu, bana sırtını dönerek kabuğunun içindeki bir salyangoz gibi kıvrıldı. İçine kediotu katılmış o içecek benim için de, onun için de pek etkili olsa gerekti, çünkü hiçbir şey olmadı, ne O'na, ne de bana. Ama umrumda değildi. Onu uyandırmanın ne yararı var ki diye sordum kendi kendime, böylesine aşağılanmış ve hüzünlü, bir kefal gibi soğuk hissederken kendimi.


"Doksanıncı yaşımda, kendime bakire bir yeniyetmeyle çılgınca bir aşk gecesi armağan etmek istedim. Aklıma Rosa Cabarcas geldi, hani şu gizli genelevinde eline bir yenilik geçtiğinde hatırlı müşterilerine haber veren kadın. Daha önce öyle şeylere ya da onun baştan çıkarıcı müstehcen önerilerinin hiçbirine asla kapılmamıştım ama benim ilke sahibi biri olduğuma hiç inanmazdı o. Ahlâk da bir zaman sorunudur, derdi, yüzünde hınzır bir gülümsemeyle, görürsün bak. Benden biraz daha gençti, ama ondan o kadar uzun yıllardan beri haber almamıştım ki, pekâlâ ölmüş olabilirdi. Oysa telefonu açar açmaz sesini hemen tanıdım ve lâfı döndürüp dolaştırmadan kafamdakini söyleyiverdim: “Bugün olur.” Kadın içini çekti: “Ah, benim zavallı akıllım, yirmi yıl ortadan kayboluyorsun, sonra da sırf benden imkânsızı istemek için dönüp geliyorsun,” dedi. Hemen arkasından da toparlanıp sanatının ehli olduğunu göstererek, birbirinden nefis yarım düzine seçenek sundu bana, ama inkâr edecek değildi ya, hepsi da kullanılmıştı. “Olmaz, diye ısrar ettim, kızoğlankız olmalıydı, hem de hemen o gece için. Telâşlanarak sordu: ‘‘Denemek istediğin nedir?“ “Hiç,” diye karşılık verdim, beni en çok üzen şeye hayıflanarak, neyi yapabileceğimi. Neyi yapamayacağımı çok iyi biliyordum. Kadın hiç oralı olmayarak, bilgiçlerin her şeyi bildiklerini sandıklarını, ama aslında her şeyi bilmediklerini söyledi: “Ortalıkta kalan tek bakireler. Siz ağustos doğumlu Başak burçlularsınız.” dedi. “Neden bunu benden daha vakitlice istemedin?” “İlham perisi geleceğini önceden haber vermiyor ki,” dedim “Ama dur bekle bakalım.” dedi kadın, her zamanki gibi herhangi bir erkekten daha bilgiç edasıyla, piyasayı şöyle adamakıllı bir yoklayabilmek için hiç değilse iki gün beklememi istedi. Ben de ona, büyük bir ciddiyetle. Böyle bir işte ve benim yaşımda her saatin bir yıla bedel olduğunu söyledim. “Öyleyse olmaz.” dedi kadın, en küçük bir kuşkuya kapılmadan, ‘ ama ziyanı yok, böylesi daha heyecanlı, anasını satayım, ben seni bir saate kadar ararım.’ Söylememe gerek yok, çünkü fersahlarca uzaktan, fark edilen biriyim: Çirkinim, çekingenim, çağdışıyım. Böyle olmak istemediğim için tam tersiymişim gibi davranmışımdır hep. Aslında nasıl olduğumu, sırf vicdanımı rahatlatmak için de olsa, kendi özgür irademle anlatmaya karar verdiğim bugüne kadar da hep öyle olmuştur Rosa Cabarcas’a açtığım o beklenmedik telefonla başladım anlatmaya, çünkü bugün geriye dönüp baktığımda, ölümlülerin çoğunun ölüp gittikleri bir yaşta yeni bir hayatın başlangıcıydı o telefon. San Nicolas Parkı’nın güneş alan kaldırımında sömürgecilik döneminden kalma bir evde oturuyorum. Hayatımın her gününü kadınsız ve parasız olarak bu evde geçirdim, annemle babam da burada yaşayıp öldüler, yine bu evde, içinde doğduğum aynı yatakta, uzak ve acısız olmasını dilediğim bir gün, tek başıma ölmeye niyetliydim. Babam bu evi XIX. yüzyılın sonlarında bir açıkartırmada satın almış, alt katını bir İtalyan şirketine lüks dükkânlar yapması için kiraya vermiş, bu ikinci katını da o İtalyanlardan birinin kızı olan Florina de Dios Cargamantos’la, yani annemle mutlu bir yaşam sürmek üzere kendine ayırmış. Dikkat çekici bir Mozart yorumcusu, pek çok dil bilen, Garibaldi hayranı, şehirde o güne kadar görülmedik güzellikte ve yetenekte bir kızmış annem. Evin içi, mermer taklidi sütunları. Floransa işi kare kare döşeme taşlarıyla geniş ve ferahtır, dört camlı kapının açıldığı ince uzun balkonunda annem mart gecelerinde İtalyan kuzinleriyle birlikte oturup aşk aryaları söylermiş. Oradan bakıldığında San Nicolas Parkı’yla katedral ve Kristof Kolomb heykeli görünür, daha ötede de ırmak üzerindeki iskelenin ambarları ve yirmi fersah uzaklıktaki Büyük Magdalena Irmağı’nın engin ufku. Evin hoş olmayan tek yanı, güneşin gün boyunca pencereden pencereye dolaşmasıdır, içerinin yakıcı loşluğunda öğle uykusu uyuyabilmek…”

“Hoşa gitmeyecek hiçbir şey yapmamalısın, diye yaşlı Eguçi’yı uyarmıştı handaki kadın. Parmağını uyuyan kadının ağzına sokmamalı ya da ona benzer bir şeye kalkışmamalıydı.”

İYİ OKUMALAR


29 Ocak 2014 Çarşamba

İş Hayatında Melekler, Beki İkala Erikli’nin meleklerden ve aydınlatılmış üstatlardan yardım alarak yazdığı gerçekten günlük hayatta kullanabileceğimiz bilgiler veren bir kitap. Kitabın isminde “iş” kelimesi var ama içinde geçen örnekler okunduğunda hayatımızın her anında uygulayabileceğimizi gösteriyor. Meleklerin özellikleri, meleklerden nasıl yardım alınacağı her şey yazıyor bu kitapta.

Kitabın arka kapak yazısı şöyle; "İş hayatinda melekler mi? Daha neler!"
...demeden önce, şirket sahiplerinden tıp doktorlarına kadar birçok iş adamının yaşadıklarına bir göz atın:
"Senelerdir işte hep aynı döngüyü yaşadım. Meleklerle tanıştıktan sonra, hayal ettiğim zirvedeyim."
"Eskiden çok çalışarak para kazanılır derdim. Artık herkes şaşırıyor. Yorulmadan iş çıkarıyoruz."
Meleklerin yardımıyla kolay ve mutlu çalışmanın yolunu keşfedin:
İş hayatında meleklerin mucizelerini yaşamak
İş'te içsesimizi duymak
"Neden hep aynı şeyleri yaşıyorum?"un cevabını bulmak
Satışları, bereketi ve iş'te tatmini arttırmak
Yaşam amacı...


Hiç inanmayan biri için tavsiyem bir kere denemesi, sonuca şaşıracak gerçekten, siz isteyin ve melekler yapsın ama istedikten sonra aradan çekilin bu kadar basit.

Üstelik kitapla birlikte ihtiyacınız olanı söyleyen bir melek kartı ve Başmelek Mikail ile arındırma çalışması cdsi de sizin oluyor…
http://www.posta.com.tr/cumartesipostasi/HaberDetay/-Isteyin--melekler-yardima-gelsin-.htm?ArticleID=54704
http://www.halklailiskiler.com/meleklere-inaniyor-musunuz-beki-ikala-erikli-anlatiyor.html
http://www.aktuel.com.tr/dergi/2013/07/12/ofiste-melek-var

gerçek link burada: http://www.meleklerleyasamak.com/seminerler-kurumsal.php



İYİ OKUMALAR
Sustalı, Emmanuele Bernheim’ın bir kerede okuyup bitirebileceğiniz gizem dolu kitabı. Elizabeth, farkında olmadan bir adamı bıçaklamıştır ama bıçakladığı adamla ilgili hiçbir fikri yoktur. Sonra derin bir araştırmaya girer ve bıçakladığı adamı bulur. İşler pek umduğu gibi gitmez ve adama aşık olur, ama Elizabeth’te hep bir terkedilme korkusu vardır. Eğer o gün gelirse tam da adamın istediği gibi biri olacaktır…

Kitabın arka kapak yazısı da şöyle; çantasında her zaman bir sustalı taşıyan genç bir kadın bir akşam evine döndüğünde, çakısının ve elinin üzerinde kan lekeleri olduğunu fark ediyor. Ne olup bitti? İçinin derinliklerinde yatan o karanlık arzuya, bir erkeği bıçaklama arzusuna yenik mi düştü yoksa? Bu işi biraz önce, metrodaki o itiş kakış sırasında mı yaptı? Adamı öldürdü mü? Yoksa yalnızca yaraladı mı? Bütün bu sorulara yanıt arayan genç kadın olayın peşine düşüyor. Okur da romanın kahramanı gibi sürprizden sürprize sürükleniyor.

Üstelik kitap okumayı sevmeyenler içinde iyi bir başlangıç olabilecek bir kitap…


İYİ OKUMALAR

22 Ocak 2014 Çarşamba

Evlendirme, Hayali Kumpanya’nın hazırladığı son derece eğlenceli ve komik, iğneleyici ve mesajlı bir oyun. Kavuklu, Pişekar, Laz, Beberuhi, Arap Bacı, Tuzsuz Deli Bekir, Çingene, Arnavut, Yahudi hepsi burada…

Gerçekten eğlenerek geçirmek istiyorsanız gecenizin bir buçuk saatini Ankara, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sahneleniyor bu oyun. Biletleri gişeden ya da mybiletten temin edebilirsiniz.

Özellikle Arap Bacı rolünü oynayan Engin BAYSAL’a sonsuz tebriklerimi gönderiyorum. Bir bünye bir rolü bu kadar mı güzel kaldırır.

burada oyundan bazı kareler var; şu anda oynayan oyuncular biraz değişmiş ama içerik aynı sonuçta : http://www.hayalikumpanya.com/

facebooktan takip etmek için: https://www.facebook.com/hayalikumpanya

blog için: http://hayalikumpanya.blogspot.com.tr/p/hayali-kumpanya.html

ekşisözlük: https://eksisozluk.com/hayali-kumpanya--3267515

ilgili haber: http://www.haberler.com/hayali-kumpanya-dan-ortaoyunu-cankaya-da-5559478-haberi/

https://tr.foursquare.com/v/hayali-kumpanya-sanat-evi/4e8739fe9a52656e2854f1d3

Bütün ekibin emeğine sağlık…

İYİ SEYİRLER

19 Ocak 2014 Pazar

Düğün Dernek, fragmanını izleyip gül gül ölünür bu filmde diyenlerin hayal kırıklığı yaşayacağı; fragmanını izleyip çok abartmışlar diyenlerin eğlenebileceği Ahmet KURAL, Murat CEMCİR filmi…
Tabii ki diğer değerli oyuncuları unutmamak gerek; Rasim Öztekin, Devrim Yakut, Barış Yıldız, Erol Aksoy, Şinasi Yurtsever, Burak Satıbol.

filmin özeti: Dört yakın arkadaşın kafa kafaya verip imece usulü bir düğün yapmaya çalışması ve bu süreçte beklenmedik durumlarla karşılaşılmasını konu alan BKM yapımı komedi filminin senaryo ve yönetmenliği Selçuk AYDEMİR'e ait.

Filmin en çekici yanı karakterler gerçek hayatta klasik yapıda olan insanlar. Verilen tepkiler, konuşmalar her an duyabileceğiniz görebileceğiniz türden; bu yüzden filmi yakın hissedip beğenebilirsiniz.

Ben filmden eğlenerek çıkanlardanım; bu demek değil ki çok güldüm sadece eğlendim.

Hoş ama boş bir film. Tam eğlenmelik…

filmden bazı kareler için: http://www.izlesene.com/muzik/dugun-dernek

http://www.internetajans.com/galeri/dugun-dernek-fotograflari/?sayfa=2

fragman için: http://www.fulldiziizleyelim.net/dugun-dernek-full-hd-tek-parti-720p-izle.html

kamera arkası için: http://www.sinemalar.com/film/219595/dugun-dernek


İYİ SEYİRLER






































16 Ocak 2014 Perşembe

Hobbit 2-Smaug’un Çorak Toprakları, serinin harika bir filmi daha. Ama başlarken hemen söyleyeceğim; filmdeki ejderha dünyalar tatlısı bir ejderha bu kadar hoş sohbet bir kötü ejderha olamaz yaa… yalnız filmin sonu belli değil hala, Hobbit 3’ü de izlettirecekler belli çok merak uyandıran bir sonu var çünkü Hobbit 2’nin…

Film ile ilgili; Büyücü Gandalfsız ormanı geçmek mecburiyetinde kalan Hobbitlerin işi oldukça zordur. Burayı aştıklarında ulaşacakları yer insanların yaşam alanıdır.



Çok keyif alınarak izlenecek bir film.







İYİ SEYİRLER



10 Ocak 2014 Cuma

Patron Mutlu Son İstiyor, son derece eğlenceli ve tatlı bir film. Tolga Çevik, Ezgi Mola, Erkan Can, Ersin Korkut, Saba Tümer ve Mustafa Uzunyılmaz’ın oyunculuklarıyla süslediği film komedi ve romantik film türlerinde. Senaristliğinide Yılmaz Erdoğan’ın yaptığı filmin konusu şöyle; yapımcı, senaryo yazarından mutlu sonla biten bir romantik komedi senaryosu ister. Bunun üzerine senaryo yazarı mutlu sonla bitmesi gereken film için kendisi yollara düşer ve karşısına hem komik hem ağlatan olaylar gelir...

Patron Mutlu Son İstiyor, 1 Ocak 2014'te vizyona girdi ve Türk Sineması'nın 100. yılında vizyona giren ilk film olma onuruna erişti.














Herkesin izlemesini şiddetle tavsiye ediyorum…




fragmanda burada:

İYİ SEYİRLER











7 Ocak 2014 Salı

Bonnie and Clyde, Bonnie ve Clyde 1967 yapımı bir film. Bonnie ve Clyde’ın ölesiye olan aşklarını anlatıyor. Bu arada yaptıkları hırsızlıklar ve maceraları da cabası… Filmin her sahnesinde Bonnie ve Clyde’ın birlikte olmasını bekliyor insan ama… sürpriiiizzzz….

Filmin konusunu internet siteleri şöyle yazıyor: Bonnie isimli genç kadının, annesinin arabasını çalan Clyde’ın cazibesine kapılıp onunla kaçmasıyla birlikte tarihin en popüler haydutları doğar. Birlikte o eyalet senin bu eyalet benim sayısız suç işleyen ikili, kısa sürede ülke çapında meşhur olur ve adeta Robin Hood muamelesi görür…

Gerçek bir hikayeyi anlatan film biyografi, gerilim, macera, romantik, suç türlerini içeriyor.


İYİ SEYİRLER

1 Ocak 2014 Çarşamba

Bıçak Sırtı, 2012 yapımı, son 20 dakikası hariç çok sıkıcı bir film. Üstelik hiç de özgün değil. Biraz Tim Burton filmi, biraz Pan’ın Labirenti, biraz da Şeytanın Avukatı filmlerini karıştırıp yeni bir film yapılmaya çalışılmış.


İYİ SEYİRLER